Merhaba.
Yeni sayıyla birlikte size yeni bir haberimiz var. Eşitsizlik Bülteni verilerini, il bazında etkileşimli bir internet sitesi halinde yayınlama hazırlığındayız. Sitemiz yayına girdiğinde sadece Eşitsizlik Bölgesi şehirlerinin değil, istediğiniz şehrin verilerini çeşitli kategorilerde görebilecek ve o ilin Türkiye’deki diğer şehirler içinde bulunduğu konumu hakkında bilgi edinebileceksiniz.
Bu şekilde sivil toplum kuruluşları, odalar, siyasetçiler, gazeteciler ve konuyla ilgili herkesin bilgiye kolay erişmesini sağlamayı murad ediyoruz. Faydalı olmasını umuyoruz.
Eşitsizlik Bülteni bu sayısında sivil katılım kategorisinde eşitsizliği inceliyor. İncelemede esas alınan veriler 2015 senesi için TÜİK tarafından yapılan “İllerde Yaşam Endeksi” çalışmasına ait. Bu çalışmada sivil katılım kategorisi için 3 gösterge kullanılıyor:
- Mahalli idareler seçimlerine katılım oranı
- Siyasi partilere üyelik oranı
- Sendika/dernek faaliyetleri ile ilgili olanların oranı
Mahalli İdareler Seçimi
Çalışmayı incelemeye mahalli idareler seçimlerine katılım oranından başlayabiliriz. Türkiye’de en son 2019’da yapılan mahalli idareler seçimine katılım oranı %84,6 olarak hesaplanmıştır. Eşitsizlik Bölgesi’ndeki 16 ilin tamamında katılım oranı Türkiye ortalamasının altında kalmış görünüyor. Katılımın en düşük olduğu 15 ilin 13’ü Eşitsizlik Bölgesi’nde yer alıyor. Katılım Eşitsizlik Bölgesi genelinde %80,1 iken diğer 65 şehrin toplamında %85,1’dir.
Genel Seçimler
Yakın zamanda geride bıraktığımız genel seçimlere bakıldığında Eşitsizlik Bölgesi’nin bu seçimlerde de Türkiye’nin geri kalanından düşük katılım gösterdiği anlaşılıyor.
Yargıtay’ın 5 Ocak 2023 verilerine göre Türkiye’de siyasi partilere kayıtlı 15 milyon 382 bin 765 kişi bulunuyor. 14 Mayıs seçimlerinde oy kullanan sayı ile karşılaştırdığımızda Türkiye’de siyasi partilere üyelik oranının %24 olduğu anlaşılıyor. İllere göre siyasi parti üyelik oranlarının en son paylaşıldığı yıl 2015. Aradan geçen 8 yılda Türkiye’de siyasi parti üye oranı yaklaşık 2,5 puan artış göstermiş. 2015 yılı verisine göre Eşitsizlik Bölgesi’nde siyasi parti üyeliği oranı %18,9 iken diğer 65 şehirde bu oran %21,6. Yine bu verilere göre siyasi parti üyelik oranının en yüksek olduğu il Rize, en düşük olduğu il ise Hakkari. Siyasi parti üyeliğinin oransan olarak en yüksek olduğu 10 il içinde Eşitsizlik Bölgesi’nden sadece bir şehir bulunuyor. Parti üyeliğinin en düşük olduğu 10 ilin ise 7’si Eşitsizlik Bölgesi’nde yer alıyor.
Bu başlıkta inceleyeceğimiz son gösterge yine TÜİK’in 2015 yılındaki çalışmasına ait sendika/dernek faaliyetleri ile ilgili olanların oranı. İlgi oranı Türkiye ortalamasında %6,7 iken Eşitsizlik Bölgesi illerinin ortalaması 6,0 olarak ölçülüyor. Başka bir açıdan bakıldığında bu en ilgili olan 10 il arasında sadece iki şehir Eşitsizlik Bölgesi’nde yer alıyor. Buna karşılık ilginin az olduğu son 10 il arasında eşitsizlik bölgesinden 5 şehir yer alıyor.
ChatGPT ve Bing birlikte yazdı.
Bu sayının değerlendirmesini iki farklı yapay zeka yazılımına bıraktık. Her iki uygulamaya da Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi ve İllerde Yaşam Endeksi hakkında bilgi verip Eşitsizlik Bölgesi ismini verdiğimiz 6. kademe illerinin durumlarını anlattık. Bu illerin aynı zamanda Kürt nüfusun yoğun olduğu şehirler bilgisini de ekleyip kendilerinin bu durumu yorumlamalarını istedik. Her iki yapay zeka uygulamasının cevaplarını bir araya getirip düzenledik, sonuçta şöyle bir değerlendirme çıktı:
Bu durumu anlamak için farklı faktörleri ve sosyoekonomik bağlamları göz önünde bulundurmak gerekir. Sosyoekonomik gelişmişlik ve sivil katılım arasındaki ilişki oldukça karmaşık ve çok yönlüdür. Bu durumu anlamak için olası bazı sebepleri ve çıkarımları sıralayabiliriz:
• Sosyoekonomik gelişmişlik, insanların yaşam kalitesini, eğitim düzeyini, gelir seviyesini, sağlık hizmetlerine erişimini, altyapı imkanlarını ve diğer pek çok unsuru etkileyen bir kavramdır. Sosyoekonomik gelişmişliği düşük olan illerde bu unsurların eksikliği veya yetersizliği insanların sivil toplum kuruluşlarına, siyasi partilere veya seçimlere katılımını azaltabilir. Çünkü insanlar temel ihtiyaçlarını karşılamakla meşgul olabilir veya siyasi sistemden umudunu kesmiş olabilir.
• Sosyoekonomik gelişmişliği düşük olan illerde genellikle eğitim seviyesi de diğer bölgelerden düşüktür. Eğitim seviyesinin artması ve azalması sivil katılımın önemi ve etkisine dair farkındalığa etki edebilir.
• Bu bölgedeki şehirlerde güvenlik sorunlarının varlığı, çatışmalar, şiddet ve baskı gibi unsurlar insanların politikaya veya toplumsal faaliyetlere katılmaktan kaçınmasına sebep olabilir. Güvenlik sorunu olmayan illerde ise insanlar daha rahat hareket edebilir, fikirlerini ifade edebilir, örgütlenebilir ve seçimlere daha rahat katılabilir.
• Kürt nüfusun yoğun olduğu şehirlerdeki düşük sosyoekonomik gelişmişlik, bu bölgelerde yaşayan insanların ekonomik zorluklarla karşılaşmasına ve temel ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla çaba harcamasına neden olabilir. Bu durum, insanların politikaya veya sivil toplum kuruluşlarına katılma kapasitelerini olumsuz etkileyebilir.
• Kürt nüfusun yoğun olduğu bu şehirler, Türkiye’de Kürt sorunu ile ilgili olarak devlet ile PKK arasında uzun süren bir silahlı çatışmanın yaşandığı alanlardır. Bu çatışma hem Kürt hem de Türk halkları için büyük acılar ve kayıplar getirmiştir. Çatışmanın sona erdirilmesi için zaman zaman barış görüşmeleri yapılmış, ancak bunlar başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu durum Kürtlerin barışçıl ve demokratik yollarla siyasi haklarını elde edebileceklerine olan inancını zayıflatmış olabilir.
• Bu şehirler, Türkiye’de Kürt siyasi hareketinin temsilcisi olan Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin en çok oy aldığı alanlardır. Ancak HDP son yıllarda devlet tarafından baskı altına alınmış, milletvekilleri tutuklanmış, belediye başkanları görevden alınmış ve parti kapatma davası açılmıştır. Bölgede yaşanan geçmiş veya mevcut siyasi olaylar, toplumsal algıları etkileyebilir ve politik süreçlere karşı güvensizlik veya umutsuzluk yaratabilir. Bu durum bu illerde siyasi temsilin engellendiği düşüncesini geliştirmiş olabilir ve halkın politik süreçlere katılım isteği bu sebeple düşük olabilir.
• Kürt nüfusun yoğun olduğu bu şehirler, Türkiye’de Kürtlerin anadili olan Kürtçenin uzun süre yasaklandığı, kültürel haklarının ihlal edildiği ve asimilasyona maruz kaldığı alanlardır. Bu durum Kürtlerin devlete ve siyasi sisteme güvenini azaltmış ve sivil katılımdan uzaklaşmalarına neden olmuş olabilir.
Yapay zeka uygulamaları da Eşitsizlik Bölgesi’ndeki sosyoekonomik eşitsizliğin karmaşık bir eşitsizlikler bileşkesiyle ilgisinin farkında. Durumun ekonomik ve politik bağlamlarının altını çiziyor ve ekonomik, sosyal, siyasal bağlamı gözeten bir bütüncül yaklaşımın sorunu çözebileceğine işaret ediyor.
Demek ki aklın yolu bir, ister organik olsun, ister yapay.