Çevrede Eşitsizlik

Anasayfa / Bültenler

Eşitsizlik Bölgesi ismi, çalışmaya konu illeri içeren bölgenin kaderinde yaratılışta yazılmış bir isim olduğu için seçilmedi. Hava kirliliğinin azaltılması için uygulamaya konulan bütün mekanizmalar ve süreçler Eşitsizlik Bölgesi’ni es geçiyor ve sanayi yatırımı da almayan bu bölge sanayi bölgelerinden daha kirli bir hava soluyor.

Biz de bültenimizin altıncı sayısında çevreye ilişkin veriler ışığında bölgesel ölçekteki eşitsizliğine odaklandık.

Okumaya başlamadan önce metodolojimizi anlattığımız ve bülten hakkında geniş bilgi içeren tanıtım bültenimize bakmak isterseniz, link burada.

Bu incelemeyi yaparken TÜİK tarafından yapılan “İllerde Yaşam Endeksi, 2015” çalışmasında çalışma hayatı kategorisinde kullanılan beş göstergeye odaklandık.

Bu göstergeler;

  • PM10 istasyon değerleri ortalaması (hava kirliliği) (µg/m³)
  • Km2ye düşen orman alanı
  • Atık hizmeti verilen nüfusun oranı
  • Sokaktan gelen gürültü problemi yaşayanların oranı
  • Belediyenin temizlik hizmetlerinden memnuniyet oranı

Hava Kirliliği: Hava kirliliği, havanın doğal bileşiminin çeşitli nedenlerle değişmesi, havada katı, sıvı ve gaz şeklindeki yabancı maddelerin insan sağlığına, canlı hayatına, ekolojik dengeye ve eşyalara zararlı olabilecek derişim ve sürede bulunmasıdır.

PM10 değeri: Çapı 10 mikrometreden (µm) daha küçük olan toz zerreciklerini ifade eder ve tüm kirleticiler arasında en zararlı ve tehlikeli olanıdır. Solunum yolu ile alınan PM10 kirleticisine solunun sistemi direnç gösteremez, bu kirletici akciğerin derinliklerine kadar nüfuz eder. PM10 kirleticisi, bir yaşın altındaki bebeklerde solunuma ait ölüm risklerini artırır. Çocuklarda astım ve bronşite neden olur.

TÜİK’in “İllerde Yaşam Endeksi” çalışmasındaki göstergelerden biri PM10 değeridir. 2022 yılı için PM10 değerlerinin Türkiye ortalaması yaklaşık 47,2’dir. Bu değer Eşitsizlik Bölgesi illeri için 62 iken, diğer 65 il için 46,2’dir.

(PM10 istasyon değerleri ortalaması, µg/m³)

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) PM10 ölçümü için önerdiği kılavuz değer 20 µg/m3, Türkiye yasal mevzuatında ise sınır değer 40 µg/m3. Türkiye’deki partikül madde ortalaması iç mevzuat sınırına yaklaşırken Eşitsizlik Bölgesi’nde
ölçülen partikül madde ortalamaları DSÖ’nün üç katından, iç mevzuatın da bir buçuk katından fazladır.


Hava kirliliği oranı en yüksek olan 10 ilin 5’i Eşitsizlik Bölgesi’nde yer alıyor.
 Dahası, Türkiye’de yaklaşık 340 hava izleme istasyonunun sadece 20’si, yani %6’dan azı Eşitsizlik Bölgesi’ndeki 16 şehirde. Bu noktada dikkat çekici bir veri de geçen 7 yıl içinde Türkiye’deki hava kirliliği azalırken Eşitsizlik Bölgesi’nde neredeyse durumun hiç değişmemesi. Türkiye’de hava kirliliği PM10 cinsinden son 7 yılda %15 azalırken Eşitsizlik Bölgesi’nde sadece %3’lük bir iyileşme olduğu anlaşılıyor.

Bu çalışma kapsamında ele alacağımız ikinci gösterge km2ye düşen orman alanı.

Km²ye düşen orman alanı en az olan 10 ilden 6’sı eşitsizlik bölgesinde yer alıyor. Türkiye ortalamasında km²ye düşen orman alanı ortalama 30,7 iken bu veri Eşitsizlik Bölgesi’nde ortalama 16,0, diğer 65 ilde ise 34,6Eşitsizlik Bölgesi illerindeki orman alanı ortalamasının, diğer 65 ildeki ortalamanın yarısından daha düşük olduğu görülüyor.

2015 yılında TÜİK tarafından yapılan “İllerde Yaşam Endeksi” çalışmasındaki bir başka gösterge atık hizmeti verilen nüfusun oranı. Bu oranın Türkiye ortalaması %78,7Eşitsizlik Bölgesi’ndeki illerde atık hizmeti verilen nüfus oranı ortalama olarak %67,5 iken bu oran diğer kalan illerde %81,7. Atık hizmeti verilen nüfusun oranı büyükten küçüğe sıralandığında en düşük 10 il içerisinde 7 il eşitsizlik bölgesinde yer alıyor.

Bu çalışmaya göre ele almamız gereken bir başka göstergede sokaktan gelen gürültüden sorun yaşayanların oranı. Sokaktan gelen gürültüden sorun yaşayanların oranı Türkiye’de ortalama %15,7 olarak ölçülmüş. Eşitsizlik Bölgesi’ndeki illerde sokaktan gelen gürültüden sorun yaşayanların oranı %16,4 iken kalan 65 il için bu oran ortalama olarak %15,5.

TÜİK tarafından 2015 yılında yapılan “İllerde Yaşam Endeksi” çalışmasından bu kategoride kullanacağımız son gösterge belediyenin temizlik hizmetinden memnuniyet oranı. Ancak bu veri ele alınırken 2019 yılında yapılan belediye seçimlerinden sonra Eşitsizlik Bölgesi’ndeki belediyelerin çoğuna kayyım atanmasının durumu değiştirebileceği ve belediye hizmetlerinden memnuniyete dair güncel verilerle çalışmanın değişen durumu görmek açısından önemli olduğu göz ardı edilmemeli. 2015 yılında yapılan çalışmaya göre belediye temizlik hizmetlerinden memnuniyet oranı Türkiye’de ortalama %64 olarak ölçülmüş ve ortalamanın üzerinde herhangi bir Eşitsizlik Bölgesi ili bulunmuyor. Memnuniyet oranının en düşük olduğu 15 il içerisinde ise 12 il Eşitsizlik Bölgesi’nde yer alıyor. Bu durum bölgede kayyum atamalardan önce de belediyenin temizlik hizmetlerinden memnuniyetin Türkiye ortalamasının altında olduğuna işaret ediyor. Ancak Kürt Çalışmaları Merkezi’nin yürüttüğü çalışmalarda kayyum atanan şehirlerde belediye hizmetlerinden memnuniyetin %10 ila %20 arasında düştüğü tespit ediliyor. Bu da Eşitsizlik Bölgesi’nde belediye hizmetlerinden memnuniyetin daha da azaldığı anlamına geliyor.

Eşitsizlik Bölgesi ismi, çalışmaya konu illeri içeren bölgenin kaderinde yaratılışta yazılmış bir isim olduğu için seçilmedi. Ancak görünen o ki bu isim, bölgenin üzerine bir kader olarak yapışmış ve kalkması için zannedilenden çok daha gerçekçi, kapsayıcı bir yaklaşım gerekiyor.

Eşitsizlik Bölgesi sakinleri daha kirli bir havayı soluyor, daha az ormana sahip, kamu hizmetlerinden daha az faydalanabiliyor ve vatandaşlık nimetlerinden yeterince yararlanamıyor.

Hava kirliliğinin azaltılması için uygulamaya konulan bütün mekanizmalar ve süreçler Eşitsizlik Bölgesi’ni es geçiyor ve sanayi yatırımı da almayan bu bölge sanayi bölgelerinden daha kirli bir hava soluyor. IğdırAğrıHakkari ve Şırnak en kötü havayı soluyor. Bu şehirler eğitim ve sağlık gibi kamu nimetlerinden faydalanmada da en sonda yer alıyorlar. Bu şehirlerde yeterli istihdam yok ve gelir-servet bakımından en gerideler. Sosyal yaşamın canlanması ve yaşamdan memnuniyetin artması, bir ilişki yumağı gibi bütün bu süreçlerin örülmesiyle mümkün olabiliyor.

Seçimler yaklaşırken bütün siyasi partilerin iddiası yurttaşın refahını arttırmak ve hayattan memnuniyetini yükseltmek. Ancak görülen o ki bugüne kadarki süreçler kapsayıcı ve kuşatıcı yürütülmediği için eşitsizlik makasının iki ucu arasında hala can yakıcı bir mesafe var. O halde bu makasın uçlarını birbirine yaklaştıracak, mikro ve makro projeksiyonları bir arada gözeten bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Sözgelimi Iğdır’ın hem kalkınmaya, hem temiz bir havaya hem de siyasete katılmaya, hepsine birden hakkı var. Bunun için hem Iğdır’ın ekonomik ve politik haklarının teslimi hem de Iğdır ile çevresinin ilişkilerinin iyileşmesi gerekiyor. Eşitsizlik bir kırkayağın kırk ayağının aksaması gibiyse, kırk ayağının birlikte iyileşmesi gerekiyor.