Merhaba,
İnsanın en önemli ihtiyaçlarından biri olan barınmanın kalitesi iyi olma hâlini doğrudan ve etkili biçimde etkileyen unsurlardan biri. Barınmanın kalitesi eğitimden sağlığa, psikolojiden mutluluğa insan hayatını önemli bir biçimde etkiliyor. Örneğin Covid-19 pandemisi döneminde dersler online platformlar üzerinden devam ederken kardeşiyle aynı odayı paylaşan bir çocuk ile kendisine ait bir odası olan çocuk arasında önemli bir eşitsizlik söz konusu. Bir barınma kriziyle karşı karşıya olduğumuz bu dönemde konut meselesindeki eşitsizliğe yakından bakmanın iyi olacağını düşünüyoruz.
Devam etmeden önce metodolojimizi anlattığımız ve bülten hakkında geniş bilgi içeren tanıtım sayımıza bakmak isterseniz, link burada.
İncelemeyi yaparken TÜİK tarafından yapılan “İllerde Yaşam Endeksi, 2015” çalışmasında sağlık kategorisinde kullanılan üç göstergeye odaklandık.
Bu göstergeler;
· Fert Başına Düşen Oda Sayısı
· Konut İçinde Tuvalet Mevcudiyeti Oranı
· Konut Kalitesinde Problem Yaşayanların Oranı
Veriler detaylı bir şekilde ele alındığında Eşitsizlik Bölgesi’ndeki illerin 3 kategorinin tamamında Türkiye’nin geri kalanından çarpıcı biçimde geri kaldığı görülüyor.
İlk olarak, fert başına düşen oda sayısına bakalım. Türkiye’de fert başına düşen oda sayısı 1,3. Eşitsizlik Bölgesi’nde yer alan illerde ortalama 0,9 iken Türkiye’nin geri kalan illerinde 1,4. Ayrıca fert başına düşen oda sayısı sıralamasında Türkiye’deki son 12 ilin tamamı, son 17 ilin ise 15’i Eşitsizlik Bölgesi’nde yer alan illerden oluşuyor. Başka bir deyişle Eşitsizlik Bölgesi, fert başına oda sayısında Türkiye il ve bölge sıralamalarının dibine demir atmış vaziyette.
İkinci gösterge, konut içinde tuvalet mevcudiyeti oranı. Türkiye’de bu oranın ortalaması yüzde 88. Eşitsizlik Bölgesi’nde bu oran yüzde 74 iken Türkiye’nin geri kalan illerinde yüzde 92. Türkiye genelinde bir sıralama yapıldığında konut içinde tuvalet mevcudiyeti en düşük 10 ilden 9’u Eşitsizlik Bölgesi’nde yer alan iller.
Konut kalitesinde problem yaşayanların oranı Türkiye’de yüzde 21. Eşitsizlik Bölgesi’nde bu oran yüzde 34 iken Türkiye’nin geri kalanında yüzde 18.
Konut kalitesinde problem yaşayanların oranları sıralandığında durumu en kötü olan 12 ilin tamamı Eşitsizlik Bölgesi’ndeki iller. Diğer illeriyle birlikte Eşitsizlik Bölgesi bu kategoride de listenin sonuna yerleşiyor.
Barınma hakkı; güvenli, ödenebilir, ulaşılabilir, insani yaşam standartlarına uygun, deprem ve benzeri afetlere karşı dayanıklı ve aynı zamanda asgari yaşamsal (elektrik, su, doğalgaz, internet) hizmetleri de içeren temel bir insan hakkıdır.
Barınma hakkı, vatandaşlar açısından Anayasal güvence kapsamında bir hak. Anayasanın “Konut Hakkı” başlıklı 57. Maddesinde yer alan; “Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” şeklindeki düzenleme de bu konudaki devletin doğrudan pozitif yükümlülüğünü ortaya koyuyor.
Devletin, Anayasal bağlamdaki yükümlülüğünün yanı sıra uluslararası sözleşmeler de taraf ülkelere barınma hakkı çerçevesinde çeşitli görevler yüklüyorlar. Örneğin İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 25. Maddesi şöyle: “Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar.”
BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin 11. maddesindeki; “Bu Sözleşmeye taraf devletler herkesin, yeterli beslenme, giyim ve konut da dahil olmak üzere geliştirme hakkına sahip olduğunu kabul ederler.” şeklinde düzenlemeler ülkelerin yerine getirmeleri zorunlu görevlerini içermektedir.
Konut ve barınma krizi ile birlikte çocuk yoksulluğu ve çocukların okulda beslenememeleri gibi konuların gündemimizde olduğu bu günlerde, eldeki verilerle eşitsizliğin çarpıcı fotoğrafına bir kere daha bakıyoruz.
Kişinin iyi bir yaşam sürebilmesi için barınma hakkına sahip olması gerekir. Kişilerin bu hakka sahip olması için devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi zaruridir. Eşitsizlik Bölgesi bugüne kadar ele aldığımız diğer konulardaki eşitsizlikle birlikte konut yeterliliği ve kalitesi ile de dezavantajlı bir konumda bulunuyor.